Yazıda değinilen başlıklar:
1. Fonksiyonel tıbbın yaklaşımı nedir?
2. Kişiye özgü bir yaklaşım
3. Fonksiyonel tıbbın temel ilkeleri
4. Sonuç olarak
Fonksiyonel tıp hastanın sağlık koşulunu semptomatik tedavi bakışıyla değil ama bütüncül bir şekilde ele alan bir yaklaşımdır.Fonksiyonel tıbbın amacı hücrelerin, dokuların ve organların fonksiyonlarının optimum düzeye getirilmesidir. Ampirik bir yöntem olmayan fonksiyonel tıp fizyolojik ve biyokimyasal verilerin ışığında kişiden kişiye değişebilen metabolik ve genetik polimorfik değişkenleri göz önünde tutar. Organizmadaki eksikliklerle fazlalıkları ve bedenin sağlıklı bir şekilde işlemesi için olmazsa olmaz molekül yapısını denetler. Beslenme unsurlarını, çevresel faktörlerle birlikte değerlendirerek kişinin sağlık durumu üzerindeki olumsuz etkilerini sorgular.
Fonksiyonel tıbbın yaklaşımı nedir?
Fonksiyonel tıbbın benimsediği yaklaşım yöntemi sindirim, endokrinyen et bağışıklık sistemi gibi çeşitli sistemlerle çevre arasındaki bağlantının önemini vurgular. Böylece işlevsel bozuklukların altındaki nedenleri sistemler üzerinden yorumlayarak anlamlandırmaya ve hastayla pratisyen arasında iyileşme sürecine yönelik bir bağ kurulmasını teşvik eder.
Kişiye özgü bir yaklaşım
Fonksiyonel tıp modeli kişiye özgü bir yaklaşım benimseyerek odak noktasına bilimi ve hastanın özgün koşullarını alarak hastayla sağlıkçının birlikte çalışmasını ve böylece sorunun altındaki nedeni birlikte ele almalarını ve temel rahatsızlık faktörünü ortadan kaldırarak optimal bir sağlık durumuna kavuşulmasını hedefler.
Bu yaklaşım kapsamında hastanın sağlığına kavuşması adına hastanın özellikle genetik, biyokimyasal profiliyle yaşam tarzı araştırılır. Sağlıkçı, semptomlarla değil ama daha çok sorunun temel nedenini araştırarak semptomlarla temel nedenleri ya da tersinden ilerleyerek temel sorunlarla semptomlar arasındaki bağı ortaya çıkartır.
Fonksiyonel tıbbın temel ilkeleri
Kapsayıcı bir yöntem olan fonksiyonel tıp bellibaşlı bazı temel ilkelere dayanmaktadır :
Fonksiyonel tıp hastayı farklılıklarıyla, hastanın kendine has genetik ve biyokimyasal özellikleriyle özgün bir varlık olarak ele alır. Verilen tavsiyeler hastalığa yönelik değil hastaya yöneliktir. Hastalığın tedavisinde doğrudan hastalıkla mücadele etmeyi değil ama bedendeki doğuştan gelen iyileşme yetileriyle iş birliğine girer.
Fonksiyonel tıp bilime dayanmaktadır. Son dönemde yürütülen araştırmalar farklı sistemler arasındaki etkileşimleri gün ışığına çıkartmıştır. Söz konusu bu etkileşimlerin daha iyi anlaşılması bedenin işleyiş tarzını da iyi anlamak anlamına gelmekte.
Beden kendi kendini dengeleme becerisi olan akıllı bir varlıktır. Bedenin kendini ve yaşlılıkla birlikte ortaya çıkabilen neredeyse tüm rahatsızlıkları önleme becerisi vardır.
Sağlık hastalığın olmadığı bir varoluş biçimi değil ama bir zindelik halidir.
Sonuç olarak
İnsan bedenini tedavi etmek karmaşık bir süreçtir. Hastalığın ortaya çıkmasını birçok sistemle yapının etkileşimi tetikler. Stres, beslenme biçimi, eklemlerin hareket alışkanlıkları, kas kütlesi gibi faktörler birbirleriyle bağlı olarak bireyin sağlık durumunu belirleyen faktörlerdir. Sistemler arasındaki dengesizlikler organ sistemlerinde hastalık olarak tanımlanan gösterge, belirti ve semptomların habercisidir. Hastanın dengesine ve sağlığına yeniden kavuşmasının ön koşulu bireyin kendi temel fizyolojik süreçleriyle çevresi arasındaki dengenin yeniden kurulmasına bağlıdır.